O’nun hikayesi gökyüzünden bir yıldız tozu olarak, küçük mavi gezegenimiz dünyaya, inmesiyle başladı. Çift atomlu yanıcı bir element olan yıldız tozu, yakıcı bir elemente aşık olup onunla birleştiklerinde, mavi gezegene ve üzerinde yaşayacak tüm canlı varlıklara hayat vereceğini bilemezdi elbette o zamanlar..
Atom numarası 1 olan hidrojenle, atom numarası 8 olan oksijenin “Allahın emri peygamberin kavliyle” evliliği; 1 ve 8 sayılarının frekansları ve gizemli etkileriyle, yanan ve yakandan, söndüren, hem serinleten hem ısıtan, akan, donan, temizleyip arındıran, besleyen büyüten, cana can katan bir hayat kaynağına yani suya dönüşmüştü.
Şimdi bu aşkın meyvesine neden AZİZ deniliyor bir bakalım yine Yasemin’in penceresinden.
Evet! O azizdir!..
Çünkü o; nefesten sonra Yaradan’la bizim aramızdaki ikinci köprüdür. Bu nedenle çok kutsaldır, değerlidir, eşi benzeri yoktur. İnsanoğlu yapay zekayla her şeyi yapabilir belki ama bir su elde edemez...
O azizdir!...
Çünkü; milyonlarca yıllık birikime, deneyime, hafızaya sahiptir. Evrendeki en geniş hafıza suyun hafızasıdır. O seni duyar, seni dinler, sana tepki verir. Sen de onu dinlemeyi bilirsen, seninle konuşur.
İşte bunu bilen atalarımız, asırlardır suya okumuşlar ve bizlere de bu okunmuş suları içirmişlerdir.. Bu yazıyı okuyanlar içinde, benim yaş grubumda olup da, sınava girerken okunmuş su içip, pirinç tanesi yutmayan yoktur sanırım...
Çünkü suyun bir enerji frekansı, bir dalga boyu vardır.
Ünlü Japon bilim adamı Masaru Emoto, üzerlerine çeşitli sözler söylediği, değişik mekanlardan alınmış sularla ve bitkilerle yaptığı deney sonrasında, su kristallerinin fotolarını çekerek, bilimsel olarak da bunu geçen yüzyılın sonlarına doğru kanıtlarken, bizim ninelerimiz, bu bilgiyi zaten asırlardır kullanmaktaydılar.
“Durgun suyu içmeyin, gece sürahilerin ağzını açık bırakmayın, su içerken besmele çekin, iyi niyetler okuyun, gece yatarken niyetinizi suya söyleyin, sabah kalkınca için” diyen, yaşayan Kadim Kütüphaneler olan atalarımız; kendilerine verilen su için de : ” sular kadar aziz ol evladım “ derken, bu bilgileri DNA larında taşıdıklarını bizlere haykırmaktaydılar aslında...
“Bir karar vermeden önce, 1 bardak su iç “diyen, bu muhteşem bilge atalarımızı bugün bilim destekliyor ve diyor ki:
- Bedenimizin %60-70 arası, beynimizin ise % 80 i sudan oluşur. Bu nedenle kendinizle ilgili alacağınız önemli bir karar öncesi, bol miktarda su için, beyninizde yeterli miktarda su olmadığında yanlış karar verirsiniz.
.........
Biz yine dönelim suyun azizliğine.
Su azizdir, çünkü o hayattır. Dünya üzerindeki, hatta kainattaki tüm canlılara hayatı o taşır. Ve yine, bu minik mavi gezegenin de %70 den fazlası sudur. Bu sular; kimi yerde okyanusları ve denizleri, kimi yerde, barajları ve gölleri, kimi yerde nehirleri ve dereleri, kimi yerde buzulları oluştururken, keşfedilmeyi bekleyen yeraltı kaynaklarıyla da, dünyamıza hayat verme görevini sürdürmekte, ne kadar kararlı olduğunu, bize ispat etmektedir adeta.
Bu sular; tıpkı bir metabolizmanın can damarları gibi, dünyamızın da can damarlarıdır. Metabolizmada transit taşımacılık nasıl damarlar yoluyla yapılıyorsa, su da kıtaları, kıyıları, insanları, üzerinde taşıdığı köprüler ve gemiler yoluyla birbirine bağlar. Bazen coşar, bazen taşar.. Ama hep koşar.. Durmaz hiç... Durduğunda canlılığını yitireceğini, amacından uzaklaşacağını bilir. Dağları aşar, duvarları yıkar, yeri gelir taşları deler.. Çöle gelince buhar, kutuplara çıkınca buzul olur.
Ama o hep aziz sudur..
Maddenin tüm hallerine girebilse de, çay bardağındayken bardağın, havuzdayken havuzun şeklini alsa da, derede ağaçların, denizde gökyüzünün rengine bürünse de, bulunduğu her ortama uyumlansa da; o yine aziz sudur.
O’nun azizliği ; aslında sana seni anlatmasından gelir .
Sana, sende de olan ama senin fark etmediğin, görmediğin, ya da unuttuğun, saflığı, temizliği, gücü, azmi, bilgeliği, hayatı ve varoluşu anlatır.
Der ki: ”Ben senin varlığının yaklaşık %70’iyim. Seni senden daha iyi tanıyor, beyninde, hücrelerinde, damarlarında dolaşıyorum. Milyarlarca yıldır, gökyüzünden bir yıldız tozu olarak indiğim günden beri, aynı şeyi yapıyorum. Çünkü benim görevim bu.
Ve tabi ki senin de..
Senin de görevin güzel insan; tıpkı benim gibi varlığının amacını bulup, başta bedenin ve yaşadığın dünya olmak üzere, içinde bulunduğun her şeye ve her yere hizmet etmek!...”
Hatırlatayım istedim!..
“Mevcudiyetinin ve istikbalinin, yegane temeli budur ve bu temel senin en kıymetli hazinendir! “
Sular kadar aziz olmanız dileğiyle!..