Yıl 2022....
Yer Türkiye...
Her hangi bir Starbuck Cafe...
Bundan 4 – 5 yıl önce, kahvelerinde lezzet vermek için fil dışkısı kullandığı iddialarının ayyuka çıktığı, sonra haberin yalanladığı, meşhur, gençlerin selfie çektirip paylaşma yarışına girdikleri, trend topic oldukları Starbucks...
Yol kenarı bir masa...
Bir gurup genç, ellerinde meşhur kahve bardaklarıyla selfie çekmekteler, kızlı erkekli neşe içinde...
Belki ki üniversite öğrencisi hepsi..
Belki geleceğe dair hayallerini, planlarını paylaşmaktalar..
Belki bu ülkede değer göremeyeceklerini, belki kapağı nasıl yurtdışına atacaklarını, belki Avrupa ve Amerika’da onları bekleyen geleceklerini konuşmaktalar.
Birinin telefonu çalıyor.
- “Efendim annişkommm! İyiyim canım, sen nasılsın!?.. Arkadaşlarla oturuyoruz kafede.. Akşam ararım görüntülü merak etme iyiyim. By by bebişim!.. Öptüm!.. “
Tüm olanakların içine doğmuş, cennet bir vatana sahip, yediği önünde yemediği ardında, belki parasal hiç bir sıkıntısı olmayan yüksek gelir düzeyi olan ailelerin biricik evlatları.. Belki Anadolu’un ücra bir köşesinden çiftçilikle geçinen, sabah kahvaltısı tarhana çorbası, akşam yemeği bulgur pilavı ayran olan, kıt kanaat geçinen ama çocuğunu üniversitede okutma gururunu taşıyan bir ailenin çocuğu.. Fark etmiyor artık. Elde o kahveyle poz verebiliyor musun ? Ayağındaki ayakkabının altı delik olmuş, kazağın pazardan alınmış, poz verdiğin kahve parasından başka elinde 3-5 kuruş kalmış bunlar önemli değil. Eğer öyle bir pozun varsa VARSIN.
Bu arada günlerden 18 Mart..
Kafenin dev ekran televizyonunda, Cumhur başkanı, 18 Mart Çanakkale Zaferinin 107. yıldönümü dolayısıyla hizmete açılan 1915 Çanakkale Köprüsü için açılış konuşmasını yapıyor.
Bu arada gençlerden biri:
- “ Bugün 18 Mart değil mi? “diyor. Diğerleri de onaylıyor. Sonra bir başka genç ;
- “Dur bir story atayım, 18 Mart #çanakkalegecilmez Zaferi hashtagı ile “ diyor.. Telefonundan bir fotoğraf bulup paylaşıyor. Sonra bir az önce çektirdikleri fotoyu da ilave ediyor.
Böylece; içine doğdukları bu cennet vatan için 107 yıl önce aç susuz, ateş altında, cepheden cepheye koşan ayağı çıplak, sırtı açık, dondurucu soğukta vatan savunması için daha on beşinde, lisede okuduğu sırada sınıftan alınan ve bir daha okuluna dönemeyen , hepsi şehit olmuş, Atalarını saygı ve minnetle anmış oluyor gencimiz gönül huzuruyla....
Ardından milli duyguları kabarıyor, sıcağı sıcağına bir hashtag daha paylaşıyor #şehitlerölmezvatanbölünmez diye...
Ohhhh. Missss..
Ataların ruhu şad oluyor!
........................
Yıl 1915
Yer daha sınırları çizilememiş düşman işgali altındaki Anadolu toprakları..
Ülkenin tüm köy ve kasabalarında analar oğullarını askere uğurluyor. Kimi saçına, kimi eline kına yakarak, bağırlarına taş basıp, bir daha göremeyeceklerinden emin bakışlarla, son kez kuzucuklarının alınlarına öpücük konduruyorlar.
Tren istasyonunda ise başka bir ana oğlunu askere uğurlamakta.... Oğluna verdiği nasihat Türk annesinin dini ve vatanı için evladını şehit vermeyi bir mukaddes vazife bilişinin diğer bir misalidir:
- “Oğlum Hüseyin, dayını Şıpka’da, babanı Dimetoka’da, kardeşlerin Çanakkale’de yatıyorlar! Sen benim son yongamsın! Minarelerden ezan sesi kesilecekse, caminin kandilleri körlenecekse sütlerim haram olsun. Öl de köye dönme. Yolun Şıpka’ya uğrarsa, dayının ruhuna fatiha okumayı unutma. Haydi oğul! Allah yolunu açık etsin.
Ana, nasihatlerini dinleyen oğluna son defa sarıldı, oğul anasının elini bir daha öptü, trene doğru yürüdü. Türk kadınının bu yüksek ruh halini gören bir subay bu anneye yaklaşarak sordu:
- “Ana, demek sizin ailenin bütün erkekleri şehit oldular ha?!.. “
- “Ah oğul ah! Ne ailesi, ne sülalesi; elli yıl var ki, köyümüzün sokaklarında bir genç dolaşmaz oldu ve yine elli yıl var ki, biz gencimizi köyümüzün mezarlığına gömemedik, her biri, her cepheye gönüllü gitti. “
Yüreği acılı, gözü yaşlı bu ananın cevabı; o dönemin gerçeğini gözler önüne sermekteyken; benim karşıki manavdan alış veriş yaparken tanık olduğum bu sahne de, 2022 yılının gerçeklerini gözler önüne sermektedir.
Evet Çanakkale bir destandır. Nesiller boyu anlatılacak, dünyada bir benzeri daha yaşanmamış ve yaşanmayacak bir destandır.
Çanakkale’yi destan yapan ise; bunun gibi onlarca ana kuzusunun Şehit Hüseyinlerin, Şehit Osmanların, Şehit Hasanların, Seyit Onbaşıların hikayesi, bir gecede hepsi şehit düşen 57.Alayın, “Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum” diyen M. Kemal Atatürk’ün ve kahraman vatan evlatlarının hikayesidir.
Ruhunuz şad, mekanınız cennet olsun!..