Yasemin Bilgi
Köşe Yazarı
Yasemin Bilgi
 

GEÇÇEK.. GEÇÇEK.. ELBET BU DA GEÇÇEK! GÖR BAK UMUDUN, GÜNÜNÜ GÜN ETÇEK!!

    Oh oh zilleri takıp oynıycaz o zaman!! O çiçekten günler çok yakın inan. Bu satırları okurken bile ritme uyup başını salladığını ve 2 günde 15 milyon kez tıklanan klibin zihninden akıp geçtiğini görebiliyorum sevgili okurum.     Ülke gündemine bomba gibi düşen bu gizemli, sırlarla dolu şarkı üzerine, ben de birkaç yorum yapayım istedim.     Dünyada gündemi en bol ülke olan, Canım Türkiye’mde gündeme çıkmak için sıra bekleyen onlarca toplumsal olayı ayaklarının altında çıtır çıtır ezerek, gündeme oturan bu Tarkan şarkısına ve gündeme oturma nedenine, bir de Yasemin’in Penceresinden bakalım ne dersiniz?!     Sanatçı toplumun nabzını tutan, toplumu motive edebilen, yönlendirebilen, yeri geldiğinde eğitip öğreten, eserleriyle topluma ayna tutan kişidir.     Sanatçıdan akil adam olmaz.    Sanatçı maaşla belli bir zümreye veya kişiye danışman olmaz.     Sanatçı saray soytarısı olmaz.     Sanatçı parayla satın alınmaz.     Çünkü sanatçı ; eserini Yaratıcıdan gelen ilhamla oluşturur. Sipariş işi yapılan çalışmalar sanatçının ilhamını, duygusunu, düşüncesini, aşkını değil, müşterinin beklentilerini yansıtır. Hal böyle olunca da, Türkiye’nin Megastarı Tarkan’ın gündeme bomba gibi düşen bu şarkısı ve sözlerini de, bu açıdan değerlendirmek uygundur kanımca.. Kısa sürede milyonlarca izlenme oranına ulaşan bu şarkıda, kime seslendiği ile ilgili ayrı bir gündem daha oluşmuştur Canım Türkiye’mde...     Cüppelisinden cüppesizine, edebiyatçısından sosyoloğuna, siyasetçisinden bilim insanına, futbolcusundan modacısına kadar herkes bunun peşine düşmüş, bence yine odak şaşmıştır. Verilmek istenen yerine, kime verildiğinin peşine düşülmüştür.     Ne yazık ki bu hastalıklı zihniyet; son 20 yıldır izlenen siyasetin, iktidarından muhalefetine tüm siyasilerin ürünüdür. Topluma “üzümü ye!.” değil, “bağcıyı döv!.. “ bakış açısı yerleştirilmiştir. Gerek sözleriyle, gerekse müziği ve   ritmiyle, 2 günde toplumda herkesin diline, pek çok kişinin kalbine düştüyse bu şarkı ; kime yazıldıysa yazılsın, toplumsal bir ihtiyacı karşılamıştır. Özlenen bir duyguyu tetiklemiş, bir yaraya merhem olmuştur. Hatta psikolojisi dip yapmış bir toplumun, Aşısı olmuştur. Bu aşının adı umuttur. Özellikle genç kuşakları yarınlara taşıyacak ve on yıllardır bu ülkenin pırıl pırıl gençlerinin gözlerinde görmeye hasret kaldığımız UMUT!..     Evet. Umut... Tarkan iyi ve örnek bir sanatçıdır. M. Kemal Atatürk’ün ;”Eyyyy Türk Gençliği!.. “ diye hitap ettiği, Cumhuriyet’i emanet ettiği, “ bütün ümidim gençliktedir “ diyerek güvenini gösterdiği bir Türk Gencidir. Ve bu şarkı ;çok akıllıca, çok profesyonelce yazılmış, bestelenmiş, klibin her karesi özenle hazırlanmıştır dikkatle incelenirse.. Ve yine tam da zamanında, umutların bittiği, kollektif bilinçten topluma, buram buram negatif enerjinin yayıldığı bir zaman diliminde servis edilmiştir. Sözlerindeki bozuk Türkçe ve sokak jargonuyla yazılmış olması, şarkının ve klibin enerji frekansıyla ölçüldüğünde, sadece bir ayrıntı olarak kalmaktadır.     Kadına, çocuğa, hayvana, doğaya şiddetin ve ekonomik yükün altında ödenemeyen faturaların yaşattığı toplumsal cinnetin, dünyada etkisini kaybetmiş olmasına rağmen, ana akım medya tarafından pompalanmaya ısrarla devam edilen  pandeminin, yaşattığı buhran insanları canından bezdirmiştir. Ve koltuğunu koruma derdinden başka bir derdi olmayan iktidar ve muhalefetin ağzından duymak istediğimiz bir sözdür bu aslında. Dizi kanamış küçük bir çocuğun annesine dizini göstererek ; “anne canım çok acıyor! “ derken, beklediği sözle aynıdır, bizim de toplumsal olarak  beklediğimiz.... GEÇÇEK! Umut aşılar. Güven verir. Acıyı dindirir. Enerjiyi değiştirir. Avutur.. Unutturur.. Mutlu eder.. İşte Tarkan da bunu yapmıştır. Topluma ihtiyacı olanı, vatandaşın devletinden, devletinin büyüklerinden, kanaat önderlerinden, toplumun nabzını elinde tutanlardan beklediğini vermiştir. 4 dakikalık şarkı ve kliple topluma UMUT aşılamıştır. Bizim laboratuvarlarda üretilip servis edilip, iliğimizi kemiğimizi, sağlığımızı, paramızı, kısacası hayatımızı sömürüp yok eden virüse veya virüs gibi toplumun kanını emen kim ya da kimler varsa onlara karşı beklediğimiz AŞI yı, bu toplumun bir sanatçısı stüdyosunda üretmiş ve servis etmiştir. Aşı UMUT aşılamaktadır. Yüreklere su serpmektedir. 4 dakika içinde enerjimizi yükseltmektedir. Bir hekimin dediği gibi bu şarkı bir  antidepresan dır Türk toplumu için..     Herkes kendi kabı ölçüsünde alır hayattan alması gerekeni...Herkes kendi bilinçaltı kalıpları ve inançları doğrultusunda okur hayatı.. Ve herkes kendi penceresinden bakar dünyaya. Camı kirliyse dünyayı çamur ve pislik içinde görür. “Kusur görenindir” der Yunus Emre.. Nasıl bakarsan öyle görürsün kısacası.. Teşekkür ederim Tarkan.. Kendi adıma.. İnanıyorum.. Her şeyin bir sonu mutlaka vardır. Gitçek.. Gitçek, geldiği gibi gitçek... Her şeyin sonu var.. Bu çile de bitçek!..  
Ekleme Tarihi: 20 Şubat 2022 - Pazar

GEÇÇEK.. GEÇÇEK.. ELBET BU DA GEÇÇEK! GÖR BAK UMUDUN, GÜNÜNÜ GÜN ETÇEK!!

    Oh oh zilleri takıp oynıycaz o zaman!! O çiçekten günler çok yakın inan.

Bu satırları okurken bile ritme uyup başını salladığını ve 2 günde 15 milyon kez tıklanan klibin zihninden akıp geçtiğini görebiliyorum sevgili okurum.

    Ülke gündemine bomba gibi düşen bu gizemli, sırlarla dolu şarkı üzerine, ben de birkaç yorum yapayım istedim.

    Dünyada gündemi en bol ülke olan, Canım Türkiye’mde gündeme çıkmak için sıra bekleyen onlarca toplumsal olayı ayaklarının altında çıtır çıtır ezerek, gündeme oturan bu Tarkan şarkısına ve gündeme oturma nedenine, bir de Yasemin’in Penceresinden bakalım ne dersiniz?!

    Sanatçı toplumun nabzını tutan, toplumu motive edebilen, yönlendirebilen, yeri geldiğinde eğitip öğreten, eserleriyle topluma ayna tutan kişidir.

    Sanatçıdan akil adam olmaz.

   Sanatçı maaşla belli bir zümreye veya kişiye danışman olmaz.

    Sanatçı saray soytarısı olmaz.

    Sanatçı parayla satın alınmaz.

    Çünkü sanatçı ; eserini Yaratıcıdan gelen ilhamla oluşturur. Sipariş işi yapılan çalışmalar sanatçının ilhamını, duygusunu, düşüncesini, aşkını değil, müşterinin beklentilerini yansıtır. Hal böyle olunca da, Türkiye’nin Megastarı Tarkan’ın gündeme bomba gibi düşen bu şarkısı ve sözlerini de, bu açıdan değerlendirmek uygundur kanımca.. Kısa sürede milyonlarca izlenme oranına ulaşan bu şarkıda, kime seslendiği ile ilgili ayrı bir gündem daha oluşmuştur Canım Türkiye’mde...

    Cüppelisinden cüppesizine, edebiyatçısından sosyoloğuna, siyasetçisinden bilim insanına, futbolcusundan modacısına kadar herkes bunun peşine düşmüş, bence yine odak şaşmıştır. Verilmek istenen yerine, kime verildiğinin peşine düşülmüştür.

    Ne yazık ki bu hastalıklı zihniyet; son 20 yıldır izlenen siyasetin, iktidarından muhalefetine tüm siyasilerin ürünüdür. Topluma “üzümü ye!.” değil, “bağcıyı döv!.. “ bakış açısı yerleştirilmiştir.

Gerek sözleriyle, gerekse müziği ve   ritmiyle, 2 günde toplumda herkesin diline, pek çok kişinin kalbine düştüyse bu şarkı ; kime yazıldıysa yazılsın, toplumsal bir ihtiyacı karşılamıştır. Özlenen bir duyguyu tetiklemiş, bir yaraya merhem olmuştur.

Hatta psikolojisi dip yapmış bir toplumun, Aşısı olmuştur. Bu aşının adı umuttur. Özellikle genç kuşakları yarınlara taşıyacak ve on yıllardır bu ülkenin pırıl pırıl gençlerinin gözlerinde görmeye hasret kaldığımız UMUT!..

    Evet. Umut...

Tarkan iyi ve örnek bir sanatçıdır. M. Kemal Atatürk’ün ;”Eyyyy Türk Gençliği!.. “ diye hitap ettiği, Cumhuriyet’i emanet ettiği, “ bütün ümidim gençliktedir “ diyerek güvenini gösterdiği bir Türk Gencidir.

Ve bu şarkı ;çok akıllıca, çok profesyonelce yazılmış, bestelenmiş, klibin her karesi özenle hazırlanmıştır dikkatle incelenirse.. Ve yine tam da zamanında, umutların bittiği, kollektif bilinçten topluma, buram buram negatif enerjinin yayıldığı bir zaman diliminde servis edilmiştir. Sözlerindeki bozuk Türkçe ve sokak jargonuyla yazılmış olması, şarkının ve klibin enerji frekansıyla ölçüldüğünde, sadece bir ayrıntı olarak kalmaktadır.

    Kadına, çocuğa, hayvana, doğaya şiddetin ve ekonomik yükün altında ödenemeyen faturaların yaşattığı toplumsal cinnetin, dünyada etkisini kaybetmiş olmasına rağmen, ana akım medya tarafından pompalanmaya ısrarla devam edilen  pandeminin, yaşattığı buhran insanları canından bezdirmiştir. Ve koltuğunu koruma derdinden başka bir derdi olmayan iktidar ve muhalefetin ağzından duymak istediğimiz bir sözdür bu aslında.

Dizi kanamış küçük bir çocuğun annesine dizini göstererek ; “anne canım çok acıyor! “ derken, beklediği sözle aynıdır, bizim de toplumsal olarak  beklediğimiz....

GEÇÇEK!

Umut aşılar.

Güven verir.

Acıyı dindirir.

Enerjiyi değiştirir.

Avutur..

Unutturur..

Mutlu eder..

İşte Tarkan da bunu yapmıştır. Topluma ihtiyacı olanı, vatandaşın devletinden, devletinin büyüklerinden, kanaat önderlerinden, toplumun nabzını elinde tutanlardan beklediğini vermiştir. 4 dakikalık şarkı ve kliple topluma UMUT aşılamıştır. Bizim laboratuvarlarda üretilip servis edilip, iliğimizi kemiğimizi, sağlığımızı, paramızı, kısacası hayatımızı sömürüp yok eden virüse veya virüs gibi toplumun kanını emen kim ya da kimler varsa onlara karşı beklediğimiz AŞI yı, bu toplumun bir sanatçısı stüdyosunda üretmiş ve servis etmiştir. Aşı UMUT aşılamaktadır. Yüreklere su serpmektedir. 4 dakika içinde enerjimizi yükseltmektedir.

Bir hekimin dediği gibi bu şarkı bir  antidepresan dır Türk toplumu için..

    Herkes kendi kabı ölçüsünde alır hayattan alması gerekeni...Herkes kendi bilinçaltı kalıpları ve inançları doğrultusunda okur hayatı.. Ve herkes kendi penceresinden bakar dünyaya. Camı kirliyse dünyayı çamur ve pislik içinde görür. “Kusur görenindir” der Yunus Emre..

Nasıl bakarsan öyle görürsün kısacası..

Teşekkür ederim Tarkan.. Kendi adıma..

İnanıyorum.. Her şeyin bir sonu mutlaka vardır.

Gitçek.. Gitçek, geldiği gibi gitçek...

Her şeyin sonu var..

Bu çile de bitçek!..

 

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.