Kurtuluş şehrimiz Samsun'dan, başkentimiz Ankara'nın Beştepe'sine bu yazımın sizlere ulaştırılması konusunda teknik ekipten söz aldım... Çocuklar çok hırslı ve "başaracağız" diye söz verdiler... Umarım ulaşır ve bizler de  meramımızı sizlere anlatmış oluruz... Dün Samsun daha hayatının baharında 11 yaşındaki Yiğit evladımızın ölümüyle sarsıldı... Kronik rahatsızlığının yanına bir de korona illeti eklenen Yiğit 12 gün boyunca hastane de tedavi gördükten sonra eve geldiği gün babasının kollarında hayatını kaybetti... Rabbimizin takdirine ne diyebiliriz ki? Gazeteci babası Hasan kardeşimiz hatrı sayılır bir gazeteci olduğu kadar sizin önderliğinizdeki AK Parti'ye yıllarca oy veren bir kişilik... Bunu nereden biliyorum derseniz benim de ailece görüştüğüm bir meslektaşım... Bugün Yiğitimizin cenaze töreni vardı... Sayın Valimiz orada... Ulusal kanallar, gazeteciler, belediye başkanları ve halkımız... Hepsi cenaze töreninde... Küçük Yiğit hayatını kaybettiği gün olayın sosyal medyaya ve haber sitelerine yansımasından sonra 1.5 milyon nüfuslu şehir adeta tek yürek olup Yiğidine ağladı... Hal böyle olunca hem ulusal hem de yerel medya yaşanan bu drama büyük ilgi gösterdi... Bugün de ulusal ve yerel medyanın tamamı bu haberi manşetlerinden verdiler... Ben de evladımıza son görevimizi yapmak üzere cenazedeydim elbette... Bir tek kim yoktu dersiniz? Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir... Sizin Samsun'a layık gördüğünüz başkan... Samsun'u derinden sarsan bu hüzün sonrası Başkan cenaze de yerini almaz mı? Hadi diyelim ki programları vardı... Genel sekreter... Geçtik onu başkan yardımcısı... Ayağı alışsın basın müdürü... Yok yok yok... Hiç bir yetkili isim yoktu... Cenaze bitti evladımızı son yolculuğuna gözyaşlarıyla uğurladıktan sonra büromuzda çalışma odama geçtim... Gözyaşlarımı silip kendimce ar meselesi yaptığım konuyu Mustafa Demir'e  watsaptan yazarak sordum ve "neden gelmediniz?" dedim... Bu yaptığının AK Partili bir siyasetçiye yakışmadığını her şeyden önce 11 yaşındaki Yiğit oğlumuzun cenazesine katılması gerektiğini, kendisinin gelmemesi halinde bir büyükşehir yetkilisinin orada olmasının doğru olacağını sitemli sözlerle ilettim... 5 dakika sonra  beni arayıp bu konuda yanlış yaptıklarını, bunu da telafi edeceklerini söyledi Sayın Demir... Biraz yüreğim hafiflese de sonucu görene kadar beklemek istedim... 2 saat sonra haber sitemizin sahibinin büyükşehir belediye basın müdürlüğünden arandığını ve Yiğit'in babasının evinin adresi ve telefonunun istendiği bilgisi geldi... Kendi kendime "hatalarını anlamışlar" diyerek rahatladım... Akşam ekip olarak ailenin mevlidi vardı ve taziye ziyaretine gittik... Hasan kardeşime dönerek; Sayın Mustafa Demir gelecekti geldi mi?" diye sordum... "Hayır gelmedi abi" dedi... "Seni bu konuda arayan soran oldu mu?" dedim... "Evet abi büyükşehir de çalışan bir muhabir arkadaş aradı. Başınız sağolsun" dedi... "Ha öyle mi Hasancığım?" diyerek konuyu kapattım... İşte Samsun 2.5 yıldır böyle yönetiliyor Sayın Cumhurbaşkanım... Nereye kadar sizin mirasınızı yiyecekler ve nerede bitirecekler biz de takipteyiz... 11 yaşındaki Yiğitimizi Samsun bağrına basmış ve aileye sahip çıkmış bu bizim için yeterli... Ama sizin için yeterli mi? Kimsenin memleketimizle ilgili anlatamadığı konuları, yanlışları, halkımızın isyanını bu vesileyle anlatmaya çalıştım... Takdir sizin tabiki.. Samsun'a geldiğiniz de Yiğit delikanlımız ve ailesini ziyaret ederseniz biz gazeteciler minnettar kalırız... Başka sözüm yoķ Sayın Cumhurbaşkanım...