Sivil Toplum Kuruluşları toplumun farklı alanlarında karşılaşılan sorunların çözümüne odaklanan, kar amacı gütmeden faaliyet gösteren örgütleri ifade eder.
Bu kuruluşlar, genellikle sosyal, çevresel, kültürel veya insana yönelik bir çok farklı konuda faaliyet gösterirler.
Sivil toplum kuruluşları, genellikle eğitim, sağlık, çevre koruma, insan hakları, kadın hakları, çocuk hakları gibi alanlarda çalışır.
Bu kuruluşlar, projeler geliştirir, farkındalık kampanyaları düzenler, araştırmalar yapar ve hükümetlerle işbirliği yaparak toplumsal sorunlara çözüm getirmeye çalışır.
Evet, genel mana da sivil toplum örgütlerinin yapmış olduğu faaliyet alanlarının başlıkları, yukarıda belirtildiği gibidir.
Tanımlamalar, kitabı bilgiler, tabiki gerçeğe uygun ve uygunluğu toplumun her ferdi tarafından kabul görmektedir.
Peki tanımlandığı gibi, icraat yapan STK sayısı nedir acaba?
Ya da kaç STK toplumsal sorunlara kendini adamış, kendi yönetim kadro ve üyeleri ile birlikte, devlet kurumlarını yormadan, kurumlardan şahsi beklentiler içine girmeden, sadece sorunların çözümü için gerçek anlamda faaliyet göstermektedir.
Sanki burası biraz düşündürücü, sorunlu ve maalesef endişe verici. Çünkü! günümüzde istisna sayılabilecek kadar az STK kurumu hariç, çoğu dernek toplumun sorun ve sıkıntılarını çözmek, topluma faydalı projeler üretmek bir yana dursun, bunun aksine dernek yönetimleri, devlet kurumları ve belediyelere baskı kurarak, seçim dönemini işaret edip oy tehditinde bulunmak suretiyle, şahsi ve haksız taleplerine cevap aramaktadırlar.
Sivil toplum örgütleri siyasi otoriteyi baskı altına almaya çalışırken, siyasi otoriteler ne yapıyor, nasıl bir işlevsellik gösteriyor?
Bu durumda haliyle kitabın diğer yüzünü çevirmek ve okumak gerekiyor.
Özellikle topluma mal olmuş, büyük kitleleri bünyesinde barındıran STK'ları üzmek istemeyen siyasi temsilciler, maalesef oy ve iktidar kaygısı yüzünden, STK temsilcilerinin haklı haksız, bir çok talebine olumlu cevap vermek suretiyle STK ları kendi tarafında tutmanın derdine düşüyor.
Sevgili okurlar, bu karşılıklı paslaşma ve işleyiş maalesef, STK ve siyasi erki, toplumsal hizmet anlayışından uzaklaştırıyor, STK'ların siyasallaşmasına, siyasilerin ise adaletsizliğine sebep oluyor.
Bu sistemin, bu anlayışın, alışagelmiş düzen ve işleyişin acilen değişmesi şarttır. Hiç bir STK kuruluş gayesinden uzaklaşmadan, herhangi bir siyasi partinin arka bahçesi olmadan toplumsal sorunlara karşı duyarlılık göstererek devleti ile milleti arasında sağlam adaletli ve tüm halklara uzanan, eşit bir köprü olmalıdır.
Oluşan kitle, devlete ve siyasi otoriteye karşı kullanılan bir silah değil, aksine devletin işleyişine yardımcı olan ve halkın sorunlarının çözümüne katkı sağlayan gönüllüler ordusu olmalıdır.
Özü itibari ile STK lar acilen siyasetten arınmalı ve özgürleşerek ülkesi ve milletine adalet duygusu ile hizmet etme ve hizmete aracı olma amacından ayrılmamalıdır.
STK sorumluluğu taşıyan bir kişi olarak, temsil ettiğim, Kavak Sanayici İş İnsanları Yönetici ve Akademisyenleri derneğinin kuruluş amacına uygun olarak, yönetim kadrosunda siyasi bir ayrışmanın, ya da siyasi bir tarafgirliğin oluşmaması için dernek yönetiminde, siyasete ve aktif siyaset yapan yöneticilere yer vermemeye özen göstereceğiz.
Bu minvalde Kavsiyad tüzüğü gereği, yapılan son yerel seçimlerde çeşitli partilerden belediye meclis üyesi seçilen ve mazbatalarını alarak görevlerine başlayan, Kavsiyad yönetim kurulu üyeleri, Mustafa UMAR, Davut YOLAYDIN, Ömer ALTAN ve Şevki TARIM’ın yönetim kurulu üyeliklerine, karşılıklı anlayış ve hoşgörü kapsamında, kendilerine yapmış oldukları hizmetlerden dolayı teşekkür plaketi verilerek 12.05.2024 tarihi itibari ile son verilmiştir.
Değerli arkadaşlarımıza, siyasi hayatlarında başarılar diliyor, gönül birlikteliğimizin ebedi olduğunu belirterek, bu fedakarlık örneği davranışlarının tüm dernek yöneticilerine örnek olmasını temenni ediyorum.
SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİN toplumsal sorunlara adalet ile çözüm arayabilmesi için özgür ve herkese eşit mesafede olması şarttır.
Serdar YERİŞKİN
Kavsiyad Yön. Kur. Başkanı