Bazı gazetelere, televizyonlara, internet sitelerine, youtube kanallarına, insagram, twitter hesaplarına, gazeteci, yazar, yorumcu, ekonomist ve siyasilere bakıyoruz, Türkiye ekonomisi çöktü. Açlık ve sefalet herkesi sardı. Özgürlükler yok, demokrasi rafa kalktı.Memlekette hiç iyi bir şey yok. Enkaz halindeyiz. Her yanımız kap kara Kısacası Türkiye battı. Yine aynı şekilde bazı basın ve yayın organlarına, tüm sosyal medya mecralarına, gazeteci, ekonomist, yorumcu, konuşmacı ve siyasilere bakıyoruz Türkiye toz pembe, kur artışı yok, enflasyon sıfır, herkes iş sahibi, halk halinden memnun, ülkemizde hiç bir problem yok. Her şeye sahibiz. Bu iki bakış açısıda taraflı ve partizancadır. Herkes kendi tarafına göre konuşuyor. Ne yazık ki taraflılık öyle bir hal aldı ki doğruya doğru demek, yanlışa yanlış demek unutuldu. Aklın, bilim ve bilginin yerini ideolojik saplantılar, yobazlık, parizanlık ve çıkar ilişkileri aldı. Hem iktidarın hem muhalefetin hemde bu iki tarafın destekcileri sayesinde ortak yanlarımız ortadan kaldırılarak toplumumuz kutuplaştı. Karpuz gibi ikiye bölündük. Gelişen dünyada, bilgi, teknoloji ve dijital çağda  sanayiden, eğitime, tarımdan sağlığa her alanda bunları hakim kılmak, çevre konuları ve yeni enerji kaynakları üretmek, toplumumuzun hayat standartlarını artırmak gelecek nesillere imkanlar bırakmak yerine biz  kutuplaştık. Bu gidiş durdurulmalı, Toplumumuzda oluşan ötekileştirme yaraları sarılmalı ve herkesin her alanda aklını başına alması gereklidir. Aksi takdirde bunun bedeli ve ülkemize zararı büyük olur. Ülkemizde yaşanan böyle bir siyasi sürecin adı demokrasi değildir. Demokraside siyasetin etik kuralları vardır.  Demokrasilerde siyaset algı aldatmacaları ile değil doğrularla yapılır. Demokrasilerde siyasetin, medyanın ve bu mecralarda olanların dili savaş dili olmamalıdır.