‘Türk mutfağının değerli lezzetlerinden döneri, Amerikalılar ile buluşturduk'
‘Türk mutfağının değerli lezzetlerinden döneri, Amerikalılar ile buluşturduk'
TÜRK mutfağının ünlü lezzetlerinden biri olan dönerin, Amerika’da popülerliği arttı. Döneri Amerika’daki tüketicilerle buluşturduklarını belirten Döner Point Kurucusu Faruk Güvenç, “Türk mutfağının en değerli lezzetlerinden biri olan döneri, Amerika’daki tüketicilerle buluşturmak büyük bir heyecan kaynağı oldu.
Geleneksel dönerimizi sunarken, aynı zamanda Amerikan damak tadına hitap eden alternatifler de sunmayı hedefledik. Bu yaklaşım hem Türk mutfağını tanıtmak hem de geniş bir müşteri kitlesine ulaşmak adına kirik bir önem taşıyor” dedi.
Faruk Güvenç Amerika'daki döner restoranlarını anlatarak, “Türk mutfağının en değerli lezzetlerinden biri olan döneri, Amerika’daki tüketicilerle buluşturmak büyük bir heyecan kaynağı oldu. Geleneksel dönerimizi sunarken, aynı zamanda Amerikan damak tadına hitap eden alternatifler de sunmayı hedefledik. Bu yaklaşım hem Türk mutfağını tanıtmak hem de geniş bir müşteri kitlesine ulaşmak adına kirik bir önem taşıyor. Döner artık sadece bir lezzet değil, bir kültür elçisi haline geliyor. Bu kültürü dünyaya tanıtmaktan gurur duyuyoruz” ifadelerini kullandı.
'RESTORANIMIZ, AMERİKA’DA UZUN KUYRUKLARA SAHNE OLUYOR’
Amerika’nın Türkiye’ye göre döner konusunda 80 yıl geride olduğunu dile getiren Güvenç, “Döner, dünya genelinde farklı ülkelerde kendine özgü yorumlarla karşımıza çıkıyor. Avrupa’da ‘Greek döner’ ya da ‘German döner’ olarak bilinen, soslu ve garnitürlü versiyonları yaygınlaşırken, Amerika’da ise daha çok geleneksel gurme döner ve hızlı tüketim konseptinde tavuk döner ön plana çıkıyor. Yunanlar döneri ‘gyro’, Arap ülkelerinde ‘şavurma’ olarak tanıtıyor, Meksika’da ise dönerden yapılan ‘tako’ dikkat çekiyor. Amerika, döner piyasası için henüz yeni gelişen bir pazar olsa da Avrupa’ya göre 20-25 yıl, Türkiye’ye göre ise yaklaşık 80 yıl geride olmasına rağmen oldukça hızlı bir büyüme gösteriyor. Farklı eyaletlerden özel olarak gelip sıra bekliyorlar. Kapımızda döner kuyruğu görmek, bizim için çok büyük gurur kaynağı. Her geçen gün daha fazla Amerikalının döneri keşfetmesi ve markamıza ilgi göstermesi, bu lezzetin globalleşmesinin bir göstergesi. Öyle ki Araplar, Türkler, Amerikalılar, Yunanlılar, Ermeniler, Süryaniler başta olmak üzere, günde 180 ila 250 kilogram arası döner tüketiliyor” diye konuştu.
’DÖNERİMİZ ÖZEL TARİF VE GELENEKSEL PİŞİRME YÖNTEMLERİYLE FARKINI ORTAYA KOYUYOR”
Türk mutfağının en değerli mirasını dünyaya doğru şekilde taşımayı hedefleyerek Amerika’daki restoranlarında dönerin tarihçesini anlatan ücretsiz bir kitapçık dağıtacaklarını vurgulayan Faruk Güvenç, “Yunanlılar ve Araplar döneri yıllar önce Avrupa ve Amerika’ya taşımış olsa da Türk döneri orijinal tarifleri, özenle seçilen malzemeleri ve geleneksel pişirme yöntemleriyle her zaman farkını ortaya koyuyor. Bu lezzet, Türk mutfağının en değerli miraslarından biri ve bunu doğru şekilde yaşatmak bizim için çok önemli. Amerikan tüketicileri, dönerimizi ilk kez tatmaya başladığında, aradıkları o otantik ve eşsiz lezzeti buluyor. Hem kaliteye verdiğimiz önemi hem de geleneksel tariflere sadık kalarak sunduğumuz döneri takdir ediyorlar” dedi.
'TÜRKİYE'NİN KÜLTÜR ELÇİSİ OLARAK GELECEĞE İLERLİYORUZ’
Amerika gibi yeni pazarlarda Türk dönerinin temsil edilmesinin, Türk mutfağının global ölçekteki başarısını pekiştirdiğini belirten Güvenç, sözlerini şöyle tamamladı:
“Her bir tabakta, Türk mutfağının zenginliğini ve köklü geleneklerini Amerikan ve Fransız sofralarına sunuyoruz. Öyle ki Paris’teki King of Döner isimli restoranımız da oldukça ilgi görüyor. ABD’de de yaklaşık 10 eyaletten bayiilik talebi alıyoruz ve 2025’te 2 ila 3 lokasyon açma hedefimiz var. Tüm bu gelişmeler, Türk dönerinin dünyadaki hak ettiği yerini bulmasının önünü açıyor. Aynı zamanda Türkiye’nin gastronomi alanındaki gücünü de yansıtıyor. Türk mutfağını küresel ölçekte tanıtarak, gelecekte dünya pazarındaki yerimizi daha da sağlamlaştıracak bir öncü olma yolunda ilerliyor. Bu anlamda sadece döner değil, bir kültür elçisi olarak ilerliyoruz.”